Yılmaz Güney ’i bu yıl da unutmadık…
Yılmaz Güney ’i bu yıl da unutmadık…
“Dağlarımız, ovalarımız ve ırmaklarımız bizi bekliyor. Biz bütün ömrümüzü gurbette geçirip gurbet türküleri söylemek istemiyoruz. Biz yiğitlikleri ile destanlar yazmış bir halkız ve önümüzde duran bütün güçlükleri yenecek. Aceme, kararlılığa ve koşullara sahibiz. Dost ve düşman herkes bilsin ki; kazanacağız, mutlaka kazanacağız.”
Dün Yılmaz Güney ’in doğum günüydü. Ölümünün ardından ise tam 36 yıl geçti. Gerçek adı Yılmaz Pütün olan sanatçı Türk sineması için her zaman önemli bir figür oldu ve çığır açan yapımları Türk sinemasına kazandırdı. En önemli başarılarından biri ise hapishane günlerinde yazdığı “Yol” filminin senaryosu oldu. Cannes Film Festivali’nde Altın Palmiye kazanan film, Çirkin Kral’ı değeri geç fark edilen sanatçılar arasında belki de en baş sıraya koymamızın nedeni.
NURİ BİLGE CEYLAN: “BU ÖDÜLÜ YILMAZ GÜNEY’E İTHAF EDİYORUM”
Cannes Film Festivali’nde “Uzak” filmiyle Büyük Jüri ödülünü kazanan Nuri Bilge Ceylan, “Umut”, “Arkadaş” ve “Sürü” gibi başarılı filmlerin de altında imzası olan Yılmaz Güney için 56. “Bu ödülü 21 yıl önce burada Altın Palmiye ödülü alan ve Fransa’da yaşamını yitiren Yılmaz Güney’e ithaf ediyorum” demiştir. Yeşilçam’ın bilindik kodlarını ters düz eden, siyasi duruşu, mahkumiyeti ve Yaşar Kemal’e olan hayranlığıyla sinemanın zirvesine oturan Yılmaz Güney aslında kimdir?
YILMAZ GÜNEY KİMDİR?
1 Nisan 1937’de işçi bir ailenin çocuğu olarak Adana’da dünyaya geldi. Çocukken pamuk işçiliği, gazoz ve simit satıcılığına kadar birçok işte çalışan Güney, yıpranmış çocukluğunun kazandırdığı yaratıcılığı belli ki sinemaya bahşetmişti. Gençliğinden beri edebiyatla yakından ilgilenen sanatçı, Ankara Hukuk Fakültesi’nde okurken Atıf Yılmaz’la tanıştı ve sinemaya dünyasına adımını atmış oldu.
SÜRGÜN YILLARINDA GEÇEN SİNEMA
Dönemin sık okunan dergilerinde yazılar yazmaya başladı. “Üç Bilinmeyenli Eşitsizlik Sistemleri” adlı öyküsünde komünizm propagandası yaptığı gerekçesiyle mahkûm edildi ve Konya’ya sürgün cezasına gönderildi. 1963 yılında sürgünün ardından tekrar sinema hayatına dönen sanatçı oyunculuk yapmaya başladı. “Film yapmak direnmeni aracıdır” diyen Yılmaz Güney, Türk halkının özellikle Anadolu insanın kendiyle özdeşleştirdiği, ezilenin sesi, genç anlaşılanı ve “Çirkin Kral” olarak her daim bugünlerin başarılı sanatçılarının ilham kaynağı olarak kalacak. Yılmaz Güney’i kendi şiiriyle anarak bitirelim:
Canım, Sevdiğim, Yüreğim
Bu duvarlar yetmiyor bizi ayırmaya bilesin…
Bu parmaklıklar, bu demir kapılar, bu hava, inan…
Bazen bir yumrukta yıkacak kadar güçlü,
Bazen bir serçe kadar güçsüzsem, bir nedeni vardır…
Hangi zorluğu yenmemiş insanoğlu.
Hele taşıyorsa içinde bu insanca sevgiyi.
Güzel günler zorlu duraklardan geçer sevdiğim.
Damla damla birikiyor insan.
Damla damla sevgili…
Bir gün akıp gideceğiz hayata…
Duvarlar yıkılacak, açılacak bütün kapılar bilesin.
Benim yüreğim sensin şimdi, seni vurur durur…
Ve yine damla damla çoğalıyorsun içimde.
Yılmaz Güney